İSPANYA'NIN COĞRAFYASI!

MALORKA YAT LİMANI

İspanya (Batıdaki) Portekiz ve Birleşik Krallık'a ait olan (Güneydeki) Cebelitarık ile birlikte İber Yarımadası'nda, 36° ve 43,5° kuzey enlemleri ve (Balear Adaları, Kanarya Adaları, Septe ve Melilla'yı saymazsak) 9° batı ve 3° doğu boylamları arasında bulunur. İspanya İber Yarımadası'nın yedide altısını kaplar. Kuzeydoğusunda Pireneler boyunca Fransa ve Andorra ile İspanya arasındaki sınır uzanır. Bununla birlikte Akdeniz'de bulunan Balear Adaları, Atlantik Okyanusu'ndaki Kanarya Adaları ve Kuzey Afrika kıyılarında bulunan Septe ve Melilla eyaletleri de İspanya sınırları dahilindedir. Fransa sınırlarındaki Llívia şehri de İspanya'ya aittir. Bununla birlikte Fas kıyılarında bulunan Chafarinas Adaları, Peñón de Vélez de la Gomera, Alhucemas, Alborán ve Columbretes Adaları ve Perejil Adası da İspanya'ya aittir.
Septe ve Melilla şehirleri Kuzey Afrika'da bulunur ve Fas gibi Akdeniz kıyısındadırlar. İspanya’nın yüzölçümü 505.988 km karedir. İspanya, dağlık bir ülke olup ortalama yüksekliği 600 m olan dağlarıyla yükseklik açısından Avrupa'da
İsviçre'den sonra ikinci sırada yer alır.
Plato ve yüksek ovaları çevreleyen dağların batı kesimleri hariç yarımadanın beşte ikisinden fazlasını sıradağlar kuşatır.Yarımadanın belli başlı nehirleri doğudan batıya doğru bir yol izleyerek Atlantik Okyanusu'na akar.
Ebro nehri, Akdeniz'e dökülür. Denizciliğe elverişli tek nehir olan Guadalquivir ise Sevilla Şehri’nden geçer.
İspanya'nın en kuzeydeki noktası Esteca de Vares, en batıda Toriñana Burnu'dur, bunların ikisi de
Galisya Bölgesi'ndedir. En güneydeki noktası Tarifa'daki Punta Marroquí, en doğudaki noktası ise Creus Burnu'dur. Kuzeyden güneye doğru uzanan en geniş alan 856 km, doğudan batıya uzanan en geniş alan ise 1. 020 km'dir.
İspanya'nın en büyük (ve tek) gölü 368 hektarlık bir alana yayılan ve 55 metre derinliğinde olan
Lago de Sanabria'dır.
İspanya'daki en yüksek dağ Kanarya Adaları'na ait olan Tenerife Adası'ndaki Pico del Teide (3718 m)'dir. Anakaradaki en yüksek dağ Granada Eyaleti'ndeki Sierra Nevada'da bulunan Mulhacén (3482 m) dağıdır.
İspanya'nın kuzey kıyısı sadece Gijón ve Avilés ve Ribadeo ve La Coruña'nın arasında önemli çıkıntılar gösterirken, diğer yerlerde neredeyse düz bir hat şeklinde ilerler. Ülkenin diğer kıyılarına nazaran bu kıyı şeritleri dik ve aşılması zor kıyılar olarak tanımlanabilirler.
Bunun nedeni burada bulunan dağların hemen hemen her yerde denizin içine kadar girmesidir. Bu kıyı şeridine ancak nehirlerin ağzından ve denizin kıyının iç taraflarına kadar girdiği, özellikle Galisya bölgesinde sıkça bulunan kollardan (Ríalardan) mümkündür. İspanya'nın batısı da tamamen bu kıyı özelliklerini gösterir, ama buradaki dağlar sadece burunlarda denizin içine kadar girdiklerinden ve Ría'ların arka kısımlarında genellikle düzlük alanlar bulunduğundan kuzey kadar aşılması güç bir kıyı şeridi değildir.
Güney ve Doğu kıyılarının karakteristik özelliği ise düz haliçler ve bu haliçlerin aralarında bulunan ve tepelik alanlarla sona eren çıkıntılardır. Bu şeritler kuzey ve batı kıyılarına oranla çok daha kolay aşılabilen kıyılardır. Güney kıyısındaki en önemli körfezler batıdan doğuya doğru
Cádiz, Málaga, Almería ve Cartagena Körfezleri; doğu kıyısındakiler ise Bahía Alicante ve Valencia Körfezi'dir. İspanya'nın en uzun nehirleri Duero, Tajo ve Ebro'dur.
kaynak:wikipedia

BARSELONA'NIN HAVADAN GÖRÜNÜMÜ

Barselona, İspanya'nın Katalonya özerk bölgesinin başkentidir.

Ayrıca Gaudi'nin başını çektiği modernizm akımıyla planlanmış, 1900'lerden kalma ızgara planlı modern bölümü ilgi çekmektedir. Yaygın dil Katalancadır.
Barselona'nın geçmişinin İspanya'dan daha eski olması ilginçtir. 9. yüzyılda Katalan bir asilzade aile tarafından kurulmuştur.
Kentin simgesi
Sagrada Familia Kilisesinin yapımına 1882 yılında mimar Villar başlamıştır. Bir yıl sonra mimar Antoni Gaudi görevi devraldı. Gaudi'nin ömrü ancak kilisenin ön cephesi ve planlanan on sekiz kuleden sekizini tamamlamak için yetti. Gotik tarzın örneği olan ünlü kilise hala tamamlanamadığı için 'Bitmeyen Kilise' olarak da binilir.

Barselona'nın İspanya haritasındaki yeri
İstanbul'da İstiklal Caddesi neyse Barselona'da 2 km'ye yaklaşan uzunluğu ile Las Ramblas'dır. Kafeler, müzeler, alışveriş merkezleri, sokak müzisyenleri ve akrobatları ile çok hareketli bir caddedir.
Kente damgasını vuran yerlerden birisi de
Akdeniz'in en hareketli limanı olan Barselona Limanıdır. Bu limana yılda 700.000'den fazla gemi uğradığı söylenir. Limana çıkan ana yollarından biri, ünlü kaşif Christopher Columbus'un heykeline gider.
Picasso 1895-1900 yıllarında Barselona'da yaşamıştır ve 1900 yılında ayrıldığı Barselona'ya 1901 yılında dönen Picasso 1904 yılına kadar tekrar Barselona'da yaşamış ve Mavi Dönemim dediği ürünlerini yaratmış fakat 1904 yılından sonra Fransa'ya yerleşmiştir. 1973 yılında Fransa'da ölmüştür. Museo Picasso, 1981 yılında eşinin de Picasso'nun yaptığı seramik çalışmalarını bağışlamasıyla bugünkü halini almıştır. Ünlü ressamın 2.500'den fazla eserini bu şehirde özellikle de Museo Picasso'da görmek mümkündür.
Kent Meydanında yer alan
arena, Katalanlar ve turistler için ilgi çekici bir yerdir. Flamenko dansının izlenebileceği gece klüpleri çok sayıdadır. Aslında Barselona daha çok bir eğlence şehridir; kentin her yanından eğlenebilecek yerler bulmak mümkündür.
Yemekler konusunda
Akdeniz mutfağına yakın olan Türkler yabancılık çekmeyecektir. Zeytinyağlı yemekleri hafiftir. Barcelona'da balık yemeden gelmekte olmaz. Tapas, zeytinyağı, peynir, patates, jambon, sosis, balık ve sebzelerle hazırlanan bir salata türüdür ve geleneksel bir mezedir. Patatesli omlet olan 'tortilla'yı da tatmanız önerilir.
kaynak:wikipedia

LİZBON'NUN NEOLİTİK ÇAĞ'DAN ROMA İMPARATORLUĞU'NA TARİHÇESİ

Lizbon (Portekizce: Lisboa), Portekiz’in başkenti ve en büyük şehridir. Lizbon bölgesine bağlı Büyük Lizbon altbölgesinin belediyelerinden biridir. Tejo Nehri’nin oluşturduğu haliç üzerine kurulu olan Lizbon, Atlantik Okyanusu kıyısındadır.
2001 yılında 564.477 nüfusa sahip olan Lizbon şehrinin içinde bulunduğu "Lizbon Metropolitan Alanı"nın nüfusu 2005 yılında yaklaşık 2.700.000 civarındadır. Lizbon bölgesi Avrupa Birliği ortalamasının üzerindeki refah düzeyi ile Portekiz’in en zengin bölgesidir.
Avrupa’nın en renkli başkentlerinden birisi olan Lizbon Roma ve İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur. [1] 1260 yılından beri Portekiz’in başkenti olan şehir 16. yüzyılda Portekiz İmparatorluğu zamanında en ihtişamlı dönemini yaşamıştır.

1147 yılında şehri fetheden Kral Afonso Henriques’in heykeli
Neolitik Çağ'da bölgede Avrupa’nın Atlantik kısmında yaşayan İberler yerleşmişti. Şehrin çevresindeki arazide hâlâ ayakta kalmış Dolmenler ve Menhirler gibi dinî anıtlar bu halk tarafından yapılmıştır. İlk binyılın sonunda bölgeyi işgal eden Keltler İberlerle karışmış ve Keltçe konuşan Cempsi gibi yerel kabileler ortaya çıkmıştır.
São Jorge Kalesi’nin bulunduğu tepenin güney eteklerinde yapılan kazılar sonucunda elde edilen arkeolojik bulgular, MÖ 1200 yılından beri şehrin merkezi olan bu bölgede bir Fenike ticaret postasının kurulu olduğunu göstermektedir. Tejo Nehri’nin halicinin oluşturduğu olağanüstü güzellikteki doğal liman, Cornwall ve kalay adalarına (günümüzdeki Scilly Adaları) giden gemilere erzak sağlamak için ideal bir yerleşim yeriydi. Şehrin adının nereden geldiğini araştıran teorilerden birine göre bu yerleşim yerinin adı Fenike dilinde "güvenli liman" anlamına gelen Allis Ubbo idi. Kuzeye yolculuk ederken erzak sağlama amacının dışında Fenikelilerin, şehrin İber Yarımadası'nın en geniş nehrinin ağzındaki konumundan yararlanarak daha içerideki kabilelerle değerli metal ticareti yapmaları da olasıdır. Diğer ekonomik yerel ürünler arasında tuz, tuzlanmış balık ve o zamanlardan beri çok ünlü olan Portekiz atları sayılabilir. Kısa süre önce, Orta Çağ’dan kalma Lizbon Katedrali'nin ("Sé de Lisboa") altında, MÖ 8. yüzyıldan kalma Fenike kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.
Eski Yunanlar Lizbon’a Olissipo adını vermiştir. Efsaneye göre Truva’dan ayrılan ve Yunan koalisyonundan kaçarak Atlas Okyanusu’na gelen Odysseus (Ulysseus) Lizbon’u kurmuştur, bu nedenle şehir ismini ondan alır.

LİZBON'NUN KÜLTÜR VE GÖRÜLMEYE DEĞER YERLERİ!

Baixa adı verilen şehir merkezi, 2004 yılında UNESCO Dünya Miras Listesinde yer almak üzere önerilmiştir. Baixa, 1755 yılında şehrin büyük kısmını yıkan depremden sonra planlanarak inşa edilmiştir ve meydanlar ile bezenmiş, dik kesişen bir cadde ve sokak ağına sahiptir. Baixa ‘nın doğusunda Lizbon’un kurulduğu yedi tepeden birinin üzerinde São Jorge Kalesi ve Lizbon Katedrali yer alır. İlin en eski mahallesi, Tejo Nehri’nin yakınındaki Alfama’dır. Bu mahalle tarih boyunca süregelen depremlerin çoğundan, fazla yara almadan kurtulmuştur.
Diğer görülmeye değer yerler arasında
Praça do Comércio (Ticaret Meydanı) ve yakınlarındaki, güzel ön cephesiyle tanınan Nossa Senhora da Conceição Velha Kilisesi, Rossio Meydanı, Restauradores Meydanı, Elevador de Santa Justa ( 1900’lü yıllarda Baixa ve Bairro Alto’yu birbirine bağlamak için kurulan Neogotik tarzdaki asansör), Jerónimos Manastırı, Belém Kulesi, Padrão dos Descobrimentos (Keşifler Anıtı) ve Carmo Rahibe Manastırı sayılabilir.

LİZBON ŞEHRİ MİMARİ AÇIDAN ÇOK ZENGİNDİR.

Roma, Gotik, Manuelin, Barok, Geleneksel Portekiz, Modern ve postmodern tarzı yapılar şehrin her yerinde görülebilir. Şehirde aynı zamanda büyük bulvarlar ve bunların üzerinde de çeşitli anıtlar bulunur. Özellikle yukarı kısımda bulunan bu bulvarların arasında Avenida da Liberdade, Avenida Fontes Pereira de Mello, Avenida Almirante Reis ve Avenida da República sayılabilir.
Şehrin önemli müzeleri arasında
Museu Nacional de Arte Antiga (Antik Sanat Ulusal Müzesi), Museu dos Azulejos (Portekiz tarzı Azulejo Mozaik Müzesi), Museu Calouste Gulbenkian (Calouste Gulbenkian Müzesi, çeşitli antik ve modern sanat eser koleksiyonları mevcuttur), Lisbon Oceanarium (Lizbon Okyanus Müzesi, Avrupa'daki en büyük Okyanus Müzesidir), Centro Cultural de Belém (Kültür Merkezi), Museu Nacional dos Coches (Ulusal At arabası Müzesi, dünyadaki en geniş kraliyet at arabaları koleksiyonuna sahiptir) ve Museu da Farmácia (Eczacılık Müzesi) sayılabilir.
Ocenário de Lisboa, Lizbon.
Lizbon'un opera salonu
Teatro Nacional de São Carlos, özellikle sonbahar ve kış sezonunda yoğun gösterilere sahne olur. Diğer önemli tiyatro ve konser salonları arasında Centro Cultural de Belem, Teatro D. Maria ve Gulbenkian Vakfı sayılabilir.

LİZBONDA CRİSTO REİ ANITI,NEHRİN SOL KIYISINDA ALMADA'DA BULUNUR.

Tüm şehre hâkim bir noktada kolları açık şekilde görülen anıt heykel Rio de Janeiro’daki Corcovado anıt heykeline benzer. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Portekiz’in savaşın yıkımından kurtulmasına şükran amacıyla yapılmıştır.
Lizbon’da doğan bir Hristiyan azizin anısına
Haziran ayında, beş gün süren ve caddelerde kutlanan bir festival yapılır. Ömrünü yoksullara adaması nedeniyle Katolik Kilisesi tarafından aziz ilan edilen ve Portekizli zengin bir aileden gelen Padua’lı Aziz Anthony (ya da Santo António) Lizbon’da doğmuştur. Şehrin koruyucu azizi olan Zaragoza’lı Vincent adına düzenlenen bir festival yoktur.
Parque Eduardo VII, şehir merkezinde yer alan en büyük parktır ve Avenida da Liberdade’nin devamında bulunur. Park adını, açılışı sırasında orada bulunan
İngiltere Kralı VII. Edward’dan alır. Estufa Fria adı verilen kış bahçesinde çok çeşitli bitkiler bulunur.

LİZBONDA TURİZM

Alfama: Tarihî tepe
Tarihi 12. yüzyıla kadar dayanan eski Alfama mahallesi Lizbon’un mücevherlerinden biri sayılır. Mahalle, barındırdığı Arap ve Romalı unsurlar nedeniyle geçmişte yolculuk hissi uyandırır. Mahallenin adı hamam anlamına gelen Arapça el hamma sözcüğünden gelmektedir. Oldukça dar ve dik olan sokaklarında hüzünlü melodileriyle geleneksel Portekiz müziği fadonun duyulabileceği birçok lokanta ve bar bulunur. Mahallenin yukarısında hem mahallenin hem de Tejo Nehri’nin tamamı bütün güzelliğiyle gözler önüne serilmektedir.
Tarihi 12. yüzyıla kadar dayanan eski Alfama mahallesi Lizbon’un mücevherlerinden biri sayılır. Mahalle, barındırdığı Arap ve Romalı unsurlar nedeniyle geçmişte yolculuk hissi uyandırır. Mahallenin adı hamam anlamına gelen Arapça el hamma sözcüğünden gelmektedir. Oldukça dar ve dik olan sokaklarında hüzünlü melodileriyle geleneksel Portekiz müziği fadonun duyulabileceği birçok lokanta ve bar bulunur. Mahallenin yukarısında hem mahallenin hem de Tejo Nehri’nin tamamı bütün güzelliğiyle gözler önüne serilmektedir.
Lizbon: Tramvay turu

28 numaralı tramvay hattında yapılan bir gezinti Lizbon’u görmenin yollarından biridir. Yolculuk Rossio yakınındaki Martim Moniz’de başlar, tepelere doğru döne döne çıkarak eski Alfama mahallesine ulaşır, sonra Basílica da Estrela ‘dan geçerek aşağıya doğru Avrupa’nın en eski şehir planlama ürünü olan Baixa ‘nın caddelerine gelir. Buradan Bairro Alto ‘nun alt kısımlarından geçerek son durak olan Prazeres ‘e gelinir.
Belém: Yaşayan Manueline dönemi mimarisi
15 numaralı tramvay hattı, Tejo Nehri boyunca batıya doğru tarihî Belém mahallesine ulaşır. Bu mahallede en ilgi çeken yapı Jeronimos Manastırı’dır. İnşası sırasında her yıl 70 kg. altına mal olmuş, yapımı baharat ticaretiyle finanse edilmiştir. Keşiflerle gelen etkilenmenin Gotik ve Rönesans tarzlarıyla karışmasından oluşan Manuelin dönemi mimarinin tipik bir örneğidir. 1501 yılında başlanan inşaat 70 yılda bitirilmiştir. Mahallede ayrıca ilgi çekici olan Torre de Belém (Belém Kulesi) de bulunmaktadır.
Bairro Alto: Gece hayatı
Bairro Alto (Yukarı Mahalle) Lizbon’un merkezî yerlerinden biridir. Yerleşim, alışveriş ve eğlence bölgesi olarak kullanılır. Günümüzde Portekiz başkentinin gece kalbinin attığı yerdir ve Lizbon gençliğinin uğrak noktasıdır. Lizbon'un Punk, Gay, Metal, Goth, Hip Hop ve Reggae tarzlarındaki barları ve kulüpleri bu mahallede yer alır. Portekiz’in ulusal müziği fado da gece hayatının bir parçasıdır.
kaynak:wikipedia

MISIR'A SEYAHAT ETMEYE NE DERSİNİZ?

Cografi durumu: Kuzeydogu Afrika ülkelerinden olan Misir, kuzeyden Akdeniz, dogudan Kizildeniz ve Filistin, güneyden Sudan, batidan Libya ile çevrilidir. En yüksek yeri Sina yarimadasinda bulunan Katerina Dagi (2637 m.)'dir. En önemli akarsuyu Nil nehridir. Topraklarinin sadece % 4'ü tarim alani kalani çöldür. Tarima elverisli topraklarin önemli bir kismi Nil vadisinde bulunmaktadir. Akdeniz kiyisinda ve Nil'in Akdeniz'e döküldügü noktada bulunan baskent Kahire'de yillik sicaklik ortalamasi 21.9 derece, yillik yagis ortalamasi 42 mm.'dir.

Para birimi: Misir Cuneyhi. Kisi basina düsen milli gelir: 650 dolar. Sanayi: Sanayi kuruluslarinin basinda gida maddesi, mesrubat ve sigara üretimiyle ilgili kuruluslar gelmektedir. Bu nitelikteki sanayi kuruluslari tüm sanayi kuruluslarinin yaklasik % 28'ini olusturur. Ikinci sirada tekstil ve deri fabrikalariyla konfeksiyon atölyeleri gelir. Bu sektörlerle ilgili sanayi kuruluslari da tüm sanayi kuruluslarinin % 18'ini olusturmaktadir. Misir'da üretilen pamugun önemli bir kismi kendi fabrikalarinda islenmektedir. Bunun yani sira demir çelik, insaat, elektrik donanimi, bazi mekanik aletler üretimi, madeni ve toprak esya üretimi, kimya, mobilya, kâgit, ilaç, plastik vs. sektörleriyle ilgili sanayi kuruluslari da bulunmaktadir. Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 20'dir. Çalisan nüfusun yaklasik % 13'ü sanayi sektöründe is görmektedir. Buna maden tesislerinde çalisanlar da dahildir.

kaynak:netten

Viyana'daki Dev Dönme Dolap Gerçekten muhteşem...




Dönme Dolap (Dev Çember)Viyana'da bulunan dönme dolap 100 yılı aşkın zamandır dönüyor. İkinci Dünya Savaşı zamanı haric hiç durmadı. Şehrin manzarasını bir de 64.75 metre yükseklikten seyretmeye ne dersiniz?
Dev dönme dolabının oluşumunda bolca paslanmaz çelik,aluminyum ve plastik kullanılmıştır.

KANADA'NINDA GEZMEYE-GÖRMEYE DEĞER YERLERİ VAR

Son on yılda hazırlanmış Birleşmiş Milletler İnsan Kaynaklarını Geliştirme Raporlarında yer alan kırk göstergeye göre (insan ömrü, gelir düzeyi, eğitim) Kanada dünyada yaşanılabilecek en mükemmel yerlerden bir tanesi. Yüzbinlerce göçmen de dahil olmak üzere Kanadalı’ların çoğunluğu çok uzun zaman önce zaten bu kanıya varmıştı. Yedi milyondan fazla insan İkinci Dünya Savaşından sonra Kanada’ya göç etti. Ve bugünkü nüfusun %17 ‘si de Kanada dışında doğanlardan oluşuyor.1962 yılında devlet ırka dayalı, özellikle de İngilizlere ayrıcalık tanıyan göç kanunlarını kaldırdı. Bu tarihten sonra Kanada’ya göç eden İngilizlerin sayısında bir düşüş yaşandı. Bunun yerini Çin’den, Kore’den, Tayvan’dan ve Hong Kong’dan göç edenler aldı. Buna rağmen onlarca yıl süren İngiliz göçlerinin izlerini görmek mümkün. Nüfusun % 28’i İngiliz kökenli ve Kanada’da ikamet eden yaklaşık 800.000 kişi de İngiltere doğumlu.

Sağlık: Kanada son derece yetkin bir hastane ve tıp hizmetleri ağına sahiptir. Ulusal sağlık sigortası hizmeti eyaletlerin yönetimindedir. Her eyalet kendi sağlık sigorta programını kendisi düzenler. Buna göre İngiliz Kolombiyası-British Colombia (6 aydan fazla kalacak yabancı öğrenciler için), Alberta (12 aydan fazla kalacak yabancı öğrenciler için) ve Saakatchewan eyaletleri yabancı öğrencilere ücretsiz eyalet sigortası ya da eğitim kurumlarına grup sigortası hizmeti sunarlar. Bu eyaletlerin dışında kendi özel sağlık sigortanızın olması gerekecektir, çünkü Kanada'da sağlık hizmetleri son derece gelişmiş, ancak o derecede de pahalıdır. Grip haricinde Kanada'da önemli sağlık riskleri yoktur. Su sağlıklıdır ve her yerde şişe suyu bulmak mümkündür. Dikkatli hazırlanan yasalardan dolayı tüm yiyecekler oldukça sıkı bir kontrol altındadır, dolayısıyla sağlıklıdır.Acil Durum numaralarıAmbulans, İtfaiye ve Polis Ortak Çağrı Numarası: 911
Kanada’nın Olumlu ve Olumsuz Yanları

OLUMLU YÖNLERİ: Yaşam standartlarının yüksek olması• Dost canlısı ve sosyal insanları• Büyüme olanaklarına sahip, sağlam bir ekonomisinin olması• Çok çeşitli doğal güzelliklere sahip olması• Sosyal hizmetlerin ileri düzeyde olması• Suç işleme oranının düşük olması• Sosyal hayatın oldukça hareketli olması ve Türkiye’den daha az sınıf ayrımının görülmesi.
OLUMSUZ YÖNLERİ:
Vergilerin oldukça yüksek olması• Bürokrasinin çok fazla olması• Ülkenin büyük bir bölümünde yaşanan soğuk kışlar• Nüfusun az olması• Taşra görüntüsüne sahip olması• Göç ederken güçlüklerle karşılaşılabilir.
kaynak:Netten alıntı

FLORANSA GÖRÜLECEK YERLERİNDEN PONTE VECCHİO KÖPRÜSÜ


Kentin merkezindeki en önemli meydan Piazza della Signoria'dır (Signoria Meydanı). Bu meydanın ortasında Neptün Çeşmesi bulunur. Neptün Havuzunun ortasında mermerden yapılmış deniz tanrısı Neptün'ün heykeli, mermer atlar ve etrafında deniz kızları ve erkek deniz tanrıları bulunur. 1565 yılında yapılmıştır. Ayrıca aynı meydanda Michelangelo'nun ünlü heykeli David'in bir kopyası bulunur (aslı Accademia müzesinde koruma halindedir). Bu meydan birçok diğer heykellerle çevrilmiş çok çekici bir meydandır.
Kentin en önemli sanat müzesi Piazza della Signoria'nın yakınındaki
Uffizi Galerisidir. Dünya çapında İtalyan Rönesansının en nadir örnekleri bu müzede bulunur. Bu müzeye çok yakın bir mesafede bulunan Arno nehrinin üzerindeki Ponte Vecchio (Eski Köprü) çok ilgi çekici bir köprüdür. Köprüler şehri Floransa'nın II. Dünya Savaşı'ndan zarar almadan tek çıkan köprüsüdür.
Kentin en önemli kilisesi yapımı
1436 yılında biten Santa Maria del Fiore'dir. Genellikle "Duomo" adıyla bilinen bu katedralin kubbesi çok büyük bir mimarlık harikası olarak bilinir ve Floransa resimlerinde her zaman ön planda görünen bir yapıdır. Duomo'nun bir parçası sanılan Campanile (çan kulesi) ve yine hemen yanındaki Battistero di San Giovanni (vaftizhane) de önemli yapılardır. Floransa'da bunların dışında çok sayıda saray, kilise ve müze yer almaktadır. Pitti Sarayı, Boboli Bahçeleri, Santa Maria Novella ve San Lorenzo kiliseleri, Bargello heykel müzesi, Accademia dell' Arte del Disegno müzesi görülmeye değer yerler arasında yer alırlar.

kaynak:vikipedia

HOLLANDA "DEĞİRMENLER DİYARI" OLARAK BİLİNİYOR

Kinderdijk-Elshout'taki değirmen ağı, 1997 yılında dünya mirasları listesine alındı.
Hollanda, "değirmenler diyarı" olarak biliniyor. Yerkürenin batı rüzgâr şeridinde bulunan ve Atlantik Okyunusu kıyısında tipik bir deniz iklimine sahip olan Hollanda, rüzgâr enerjisini bol bol değerlendirme imkânına sahip.
Hollanda'daki ilk değirmenler Almanya'dan ithal edilmiş. Başlangıçta, değirmenler yalnız tahıl öğütmekte kullanılmış. 16. ve 17. yüzyıllar arasında değirmen, Hollanda ekonomisi için özel bir anlam taşımaya başlamış. Hollanda'nın dünya ticaretinde önemli yer tutan çeşitli ham maddeleri, işlenmek üzere su kanallarıyla değirmenlere gönderilmiş. Bu ham maddeler arasında Kuzey Avrupa ülkeleri ve Baltık Denizi kıyısındaki ülkelerin odunları ve Almanya'nın keten tohumunun yanı sıra, Hindistan ve Güneydoğu Asya'dan gelen tarçın ve biber yer almış.
Değirmenler, Hollanda'daki Delta Projesi'nin gerçekleştirilmesinde de büyük rol oynamış. Hollanda'daki değirmenlerden en büyüğünün yüksekliği, birkaç katlı binaya yaklaşıyor. Rüzgâra dayanarak çalışan değirmenler hiçbir kirlilik yaratmamalarından ötürü, Hollanda halkı tarafından günümüze kadar kullanılmış. Şu an Hollanda'da 2 binden fazla değirmen bulunuyor.
Değirmenleri çok seven Hollandalılar, halk şarkıları ve atasözlerinde de değirmenlerden övgüyle bahsediyor. Ülkede değirmenler özenle süsleniyor. Bayramlar sırasında, değirmenlere çelenk konularak milli bayrak ve kartondan yapılmış güneş ve yıldızlar asılıyor.
Hollanda'nın Kinderdijk-Elshout kasabası da, ülkenin özgün manzaralarından birini oluşturuyor. Dünyada hiçbir yer, Kinderdijk-Elshout'tan daha fazla değirmene sahip değil. Bu kasaba değirmen kurmaya 18. yüzyılda başlamış. Değirmenler günümüze kadar iyi bir şekilde korunmuş. Dünya Mirasları Komitesi'nin bu kasabayı Dünya Mirasları Listesi'ne almasının nedeni, Kinderdijk-Elshout'taki değirmenlerin oluşturduğu manzaranın, insan elinin yarattığı seçkin bir yapıt olarak, insanlığın yaratıcılığını göstermesi...

kaynak:netten

Kuala Lumpur Kelime Anlamı ve İlginç ve Acıklı Hikayesi

Kuala Lumpur Malaycada (Malezyalıların dili) tam olarak ‘çamurlu delta’ anlamına geliyormuş. Yani 2 nehrin buluştuğu noktada getirilen çamurun oluşturduğu alan. Gombak nehri Malezya’da Selangor ve Kuala Lumpur boyunca akan ilk nehir. Klang nehri ise Kuala Lumpur ve Selangor boyunca akıp sonunda Malaka boğazında (Malacca strait) suya dökülen bir nehir. Yaklaşık 120 km uzunluğunda ve 11 ana kolu var. Klang vadisi boyunca akmasından ve bu yörelerin 4 milyon insanı barındırmasından dolayı oldukça kirli bir nehir. Ağır yağmurlar sonrası Kuala Lumpur’da sellere yol açan bir nehir.
Kuala Lumpur ismi, Gombak nehriyle Klang nehrinin birleşme noktasından geliyor. Bu iki nehrin birleştiği yerde zengin kalay yatakları varmış bir zamanlar. Çok uzun yıllar boyunca İngilizler, Malezyalıların bağımsızlığını kazanmasından önce adeta kalayı yutmuşlar. Şu anda dünyada kalay borsasında fiyatları İngilizlerin belirlemesinin arkasında bu etkenin olduğu söyleniyor.

kaynak:vikipedia

MALEZYA'DA KALAY MADENCİLİĞİ

Kalay madenciliğinin malezya’daki en eski endüstri olduğu ve 1820 yılında Çinli göçmenlerin gelmesiyle hız kazandığı görülüyor. Çinli göçmenler Perak civarında yerleşiyor. 1872 yılında, malezya’da 40,000 madenci bulunmakta. Selangor’da, kalay madenciliği 1824′te başlıyor. Kuala Lumpur da Selangor gibi madencilerin yoğun yerleştiği yerler.
Yarımadanın batı tarafından uzanan bir kuşak gibi kalay madenciliği çok büyük bir sektörmüş bir zamanlar. Kuala Lumpur da kalay bakımından zengin yerlerden biriymiş. 1870′lerde kalay madenciliği iyice artıyor. Daha sonraları Çinli madenciler, Malezyalı sultanlar, diğer yönetimler ve köylüler arasında oldukça büyük çatışmalar oluyor. İngilizler meşhur koloni hareketleriyle 1874 yılında kalay üretimi yoğun kentlerde yönetimi ele geçiriyorlar. Endüstiyel talep ve kalayın stratejik öneminin anlaşılması, Perat eyaletindeki Larut ve Kinka bölgelerinde yeni keşfedilen büyük kalay yatakları İngilizlerin zamanın gelişmiş teknolojik araçlarıyla buraya akın etmesiyle sonuçlanıyor.
İngilizler çıkardıkları zengin kalayı taşıyabilmek için ana madencilik merkezlerini birbirine bağlayan yolları inşa ediyorlar. Malezya’da gelişme kalay madenciliğiyle başlıyor. İngilizler bu iş için Sir Andrew Clarke isimli kişiyi tayin ediyorlar. Zengin kalay maden yataklarını limanlara direk bağlayan tren yollarıyla (tren yolu en ucuz taşımacılık madencilikte) eyaletlerden topladıkları kalay ve diğer doğal kaynakları limanlara oradan da İngiltere’ye taşıyorlar.
Başlarda Çin’den gelen göçmenlerin çıkardığı kalay elle çıkarılıyordu ve yoğun emek gücü gerekiyordu. Çıkarılan kalay çok az bir yekün teşkil ediyordu. Bu yüzden İngilizler sahneye girdiğinde kalay konusunda Çin ve İngiltere başlarda iki eşit güç iken 1931′e gelindiğinde İngilizlerin kalayın %65′ine sahip olduğu gözleniyor. Nedeni İngilizlerin getirdikleri dev ağır makinelerle (dredge) çok miktarda kalayı çıkarabilmeleriydi. 1933′e gelindiğinde ağır sanayi makineleriyle işgücü sayısı 119,550′den 51,980′e düştü. Bunun temel nedeni dredge denen makinelerdi. Çinli madenciler bu makineler konusunda İngilizlere yetişemediler. Zaten o dönemde bu tür makineler bir nevi stratejik öneme sahip makinelerdi. Çoğunlukla İngilizlerin elinde bulunuyordu. Kanaatimce sanayi devriminin itici motorları bu tür fırsatlardı. İngilizler o fırsatı en iyi şekilde değerlendirdiler.
1883′e kadar, Malezya dünyanın en büyük kalay tedarikçisiydi. 19. yy sonuna doğru, dünyanın %55 talebini Malezya karşılıyordu. 1992 yılında ise (yani bağımsızlık elde edildikten sonra) bu oran %30. Yani hala kalay yatakları olduğu anlaşılıyor. Fakat ülkenin balta girmemiş ormanlarının yok edilmemesi için çıkarılan kanunlar ve fizibilitesinin düşüklüğü nedeniyle yeni yatırımların olmadığı söyleniyor.
Yıllar önce Cardiff’te Malkolm X filiminde izlediğim ilginç bir deyiş vardı. (They gave us Bible and Music and have taken everything) Yani: bize iki şey, İncil ve Müzik, verdiler ve herşeyimizi aldılar. Benzer ifadeyi Malezyalılar şu şekilde söylüyor. ( They have taken all our tin and left the ponds). Yani: kalayımızı aldılar bize göllerini bıraktılar. Zira kalaydan sonra büyük miktarda çukurlar oluşuyormuş. Yukarıdaki resimde uçaktan çekilen kalay madeni çukuru görüyorsunuz.

kaynak:vikipedia

NEW YORK'TA BİR BAŞKA GÜZEL

New York, Amerika Birleşik Devletleri'nin nüfus bakımından en büyük kenti. Aynı isimli New York eyaleti'nde yer alır. Dünyaca önemli bir siyaset, ticaret, moda, eğlence ve finans merkezidir. Birleşmiş Milletler Genel Konseyi binası bu kenttedir. Fakir semtlerinde ise çok sayıda işsiz ve evsiz yaşar.
8,1 milyon olan kent nüfusu, 800 km²'lik bir alanda yaşamaktadır. Çevre banliyöleriyle birlikte New York metropolitan bölgesi 21 milyonluk nufusa sahiptir ve dünyanın en kalabalık yerleşim bölgelerinden birini oluşturur.
New York, bir göçmen kentidir. Kentte yaşayan her üç kişiden biri ABD dışında bir ülke doğumludur, İngilizce çeşitli aksanlarla konuşulur. Kentte İngilizce’nin yanı sıra İspanyolca, Little Italy (Küçük İtalya) semtinde İtalyanca, China Town’da (Çin mahallesi) Çince konuşulur. Kent beş bölüme ayrılmıştır:
Manhattan, Brooklyn, Queens, Bronx ve Staten Island. Özgürlük heykeli, Empire State Binası, Central Park ve Times Meydanı, Modern Sanat Müzesi, Guggenheim Müzesi ve Modern Tarih Müzeleri şehrin ilgi çekici mekanlarıdır. Gökdelenleri, caddeleri, lokantaları, alışveriş merkezleri ve insanlarıyla, New York turistleri cezbetmektedir.
kaynak:vikepedia

İNGİLTERE LONDRA ORADA BİR BAŞKA

(İngilizce: England), Batı Avrupa'da bulunan Büyük Britanya adasındaki Birleşik Krallığa bağlıdevlet.

LONDRA:Londra, İngiltere'nin ve Birleşik Krallık'ın başkentidir.0 derece meridyeninin geçtiği Greenwich Londra yakınlarındadır.Dünyanın en önemli iş ve finans merkezlerinden biridir. 8 milyon nüfusuyla AB nin en kalabalık kentidir.(Greater London 12milyon) 300'den fazla farklı dil konuşulmaktadır. Uluslararası turizmin kesişme noktasıdır.5 uluslararası havaalanı bulunmaktadır.Bunların en büyüğü Heathrow'dur.En önemli turistik mekanları, Parlamento Binası,Tower Bridge,Tower of London,Buckingham Sarayı,Trafalgar Meydanı ve London Eye dır.Nüfusu 7.200.000'dir. Km² 'ye 4.573 kişi düşmektedir.Merkez şehir City of London ve 32 borough(Türk yerel yönetim sistemindeki ilçe benzeri) dan oluşur.Avrupa'da en fazla beyaz olmayan nüfusun yaşadığı şehirdir. Yeşili bol olan bir şehirdir. Londra'da 143 adet kayıtlı park ve bahçe vardır.
kaynak:vikipedia

SAN FRANCİSCO

ABD'nin en büyük 13. şehri ve Kaliforniya eyaletinin en büyük 4. şehridir.2004 yılında tahmini nüfusu 744.230'dirAmerikan Yerlileri San Francisco Körfezi olarak bilinen bölgeye ilk olarak 10.000 yıl önce yerleşmişlerdi, Avrupalı yerleşimcilerden önceki bilinen en son yerleşke ise Yelamu dir. 19. yüzyılın ortalarına doğru, hastalık ve Avrupalı yerleşimcilerle savaşlar nedeniyle bütün yerli aşiretler yok olmuştu.San Francisco Körfezi'ne ulaşan ilk Avrupalı bu bölgeye 1770 yılında gelen İspanyol Kaşif Don Gaspar de Portola'dır. İlk İspanyol misyonu olan Mission San Francisco de Asis, 6 yıl sonra kurulmuştur. Bugün Presidio ve Alcatraz adaları olarak bilinen bölgelerde ufak askeri kalelerle Yerba Buena adlı ufak bir köy kurulmuştur. İspanya bu limanı İspanyol Devrimi'ne kadar elinde tutmuş olsa da 1792 yılından itibaren bölgede kürk ticareti amacıyla İngiliz yerleşimleri de kurulmuştur. Bölgede Avrupalılar yanında Ruslar da bugünkü Kuzey Kaliforniya'nın güneyindeki Sonoma County'deki Fort Ross'a kadar koloniler kurmuşlardı.Bölge Meksika'nın İspanya'dan bağımsızlığını elde etmesiyle Meksikalıların eline geçti. Bu dönemde bölgedeki Avrupalı ve Amerikan yerleşimleri arttı. 1847'deki Amerika-Meksika Savaşından sonra bölge ABD'nin eline geçti.

kaynak:vikipedi

BANGKOK

Bangkok, Tayland'ın en büyük şehri ve başkentidir. Tayca Krung Thep (กรุงเทพฯ) olarak anılır. 1990'daki sayıma göre nüfusu 8.538.610'dur. 13°45′Kuzey 100°31′Doğuda yer alan şehir, Chao Phraya Nehrinin doğu yakasında, Tayland Körfezi'nin yanında bulunur.
Bangkok
Güneydoğu Asya'daki en hızlı gelişen ve ekonomik açıdan en dinamik şehirlerdendir. Dünya Meteoroloji Örgütü (World Meteorological Organization, WMO) Bangkok'u dünyanın en sıcak büyük şehri olarak adlandırmıştır. Bangkok aynı zamanda dünyanın en popüler turistik mekanlarındandır.
Şehrin
Taycadaki tam resmi ismi Krung Thep Mahanakhon Amon Rattanakosin Mahinthara Ayuthaya Mahadilok Phop Noppharat Ratchathani Burirom Udomratchaniwet Mahasathan Amon Piman Awatan Sathit Sakkathattiya Witsanukam Prasit'dir.
Bangkok uluslararası alanda şehrin ismi olarak kullanılırken ,Taycada da genel olarak, ismin kısa formu olan Krung Thep (Melekler şehri) kullanılır. Resmi alanlarda ise, mesela
otomobil plakalarında Krungthep Mahanakhon olarak tanımlanır.
kaynak:vikipedi

TAYLAND'I TANIYALIM

Konum: Güneydoğu Asya, Andaman Denizi Ve Tayland Körfezi Kıyısında, Burma'nın güneydoğusunda yer alır.

Tayland Krallığı, eski adıyla Siyam kısa adıyla Tayland bir uzakdoğu ülkesidir. Krallıkla yönetilmektedir, ana dili Thai dili'dir, nüfusun %90 lık büyük bölümü budist inanışına sahiptir. Kutsal Tapınaklarda beslenilen siyam kedisi tüm dünyada ünlüdür. Thai dilinde melekler şehri anlamını taşıyan Bangkok ise başkentidir. Turizme önem verilir, turistler saygıyla ve çiçeklerle karşılanır. Budist geleneği gereği ülkede budizm için büyük paralar harcanır ve tapınaklar kurulur, yaşatılır. Suya dayanıklı bir ağaç olan, yatçılık, mobilya ve havuz sektörünün vazgeçilmez malzemesi Tik ağacından çok güzel oymalar, eserler görmek ve/veya satın almak mümkündür. Ülkeyi gezecek yabancıların dikkat etmesi gereken davranış şekilleri vardır. Bir taylandlı yanında başkasının başını, saçlarını okşamak, ayakla bir şeyi işaret etmek ve thai şekli selamlaşmayı yapmamak hoş karşılanmaz. Ülke kara incinin vatanıdır. Adı gece hayatı ve beraberinde seks turizmiyle anılan ülkenin sahip olduğu diğer güzellikler arka planda kalmaktadır.

kaynak:vikipedi

AVUSTRALYA



Avustralya, güney yarımkürede yer alan bir ülkedir. Hint ve Büyük Okyanusu arasında uzanır. Tüm bir kıtayı kaplayan tek ülkedir. Komşuları Endonezya, Doğu Timor, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları, Vanuatu, Yeni Kaledonya ve Yeni Zelanda'dır. Başkenti Canberra, en büyük şehri Sidney'dir.
Avustralya, 7.617.930 km² karada, 68.920 km² sularda olmak üzere toplam 7.686.850 km²'lik bir alana kurulmuştur. Hiçbir ülkeyle kara sınırı yoktur. Çevresinde sadece 25.760 kilometrelik bir sahil şeridi vardır.
İklimi: Kıtanın hemen hemen üçte biri tropik ve kalanı ılıman bölgedir. En soğuk bölgeler
Tasmanya'nın yayla ve yüksek yerlerinde ve anakaranın güney doğu kıyılarındadır. Yıllık ortalama sıcaklık kuzeyde 27 dereceden güneyde 13 dereceye kadar değişir.
Arazi yapısı: Genellikle yüksek olmayan yaylalar, güneydoğuda verimli ovalar yer almaktadır. Erozyonla ortaya çıkan asıl ana kara 3 milyar yıldan daha yaşlıdır.
En alçak noktası -15 metre ile Eyre Gölü (Güney Avustralya), en yüksek noktası da 2.228 metre ile
Kosciuszko Dağı'dır (Avustralya'nın doğusunda Great Dividing Range'de yeralır.).
Doğal kaynakları:
boksit, kömür, demir yatakları, bakır, kalay, gümüş, uranyum, nikel, tungsten, mineraller, kurşun, çinko, elmas, doğal gaz, petrol
Arazi kullanımı:
Tarıma uygun topraklar: %6
Otlaklar: %54
Ormanlık arazi: %19
Diğer: %21 (
1993 verileri)
Sulanan arazi: 21.070 km² (
1993 verileri)
Doğal afetler: Kıyı boyunca kasırgalar; sert kuraklıklar; orman yangınları
Coğrafi not: Toprak bakımından
Rusya, Kanada, Çin, A.B.D. ve Brezilya'dan sonra 6. en büyük ülkedir. Avustralya, dünyanın en büyük adası ve en küçük kıtasıdır.Avustralya dünyadaki 6. büyük ülkedir.Yüzölcümü bakımından sıralandığında 6.büyük kent olduğu görülür.
Kaynak:Vikipedi